Hastalık, sınav çalışması ve Ankara yolculuğu ardından iyice dinlendiğim bir hafta oldu. Dinlendim dedim ama tabi ki dükkanda çalışmaya devam. İyiden iyi de ısındım diyebilirim. Eh ne de olsa üniversiteye başlamadan önce bu işte çalışıyordum. O yüzden adaptasyon gibi bir sorun yaşamadım.
Ve yine uzun bir aranın ardından koşmaya disiplinli bir şekilde başladım. Hedef haftada 3 gün ve gün aşırı koşmak. Şimdilik iyi gidiyor, ay sonunda kadar da tekrar 10 km bandına otururum diyorum ama yine bir kar kıyamet plan havada kalabilir.
Geçen haftaki yazıda Kosgeb eğitim duyurularından bahsetmiştim, umarım yakın zamanda duyuru gelir diyordum ve geldi. Ancak sadece İşkur personellerine açık eğitimlermiş. Devlet memurlarına ne girişimcilik eğitimi veriyorlar anlamadım ama Kosgeb’i arayıp sorduğumda yapabilirler dedi. Neyse sonrakiler için beklemeye devam. Keza acelesi olan kim!
Bu hafta hangi filmleri izledim peki?
Bacalaureat (Mezuniyet): Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü alan filmimiz Romanya’da geçiyor. Konusunu ve özeti zaten diğer yerlerden okuyabilirsin. Benim için filmin en önemli kısmı coğrafyanın yakın olmasından dolayı hikayenin tanıdıklığı. Oyunculuk, senaryo fena değil. Biraz fazla kör göze parmak şeklinde anlatılmış hikaye, lakin bu tür anlatılar Avrupa’da satıyor. Ama yine de sağlam film.
The Girl with All the Gifts: Mevzu zombi ve hayatta kalma hikayesi olunca artık tüm hikayeler anlatıldı ve bitti diye düşünmüyor değilim ancak böyle ters köşe iyi kalite yapımlar da uzun aralarla gelmiyor değil. Kitap uyarlaması ve benzer hikayeye sahip bir de video oyunu var. Lakin hem yapım kalitesi hem de tutarlı hikayesi ve sürükleyiciliği ile türü sevenler kaçırmasın derim. Dediğim gibi son zamanlarda bu kalitede bir zombi filmi izlememiştim.
Bu hafta böyle sakin geçti. Bakalım biraz havalar ısınsın da yaşamaya başlayalım değil mi?